SEÇİM DEĞİL,

SEÇİM DEĞİL, "REFORM"...!

Serkan 13-12-2022, 21:20 0 213 kez görüntülendi

Beklentilerin çok ve yüksek olduğu bir seçime doğru ilerliyoruz. Ülkemizi, illeri, toplumu, bireyleri, hayatı, geçimleri....

- Eğitim
- Sağlık
- Diyanet
- İçişleri
- Finans
- Çalışma alanı
- Adalet
- Çevre modeli
- Türkiye de insan hakları (yerli ve yabancı)

Sıralanabilir birçok başlığı ayrı ayrı kaleme almak ve değerlendirip modelleri belirlemek en belirgin yöntem olmalıdır.

Bu başlıklar toplumu ilgilendiren ve her birinin altları doldurularak yeniden yapılandırılması gereken konular.

Son 30 yılda a dan z ye herşey hızlıca değişti. Esnaflık bitti, mahalle bitti, komşuluk bitti, akrabalık bitti, senetsiz alışverişler bitti, selamlaşma bitti....Amaçla araçların yer değiştirdiği dönemlere geldik. Hızlıca değişen başlıkları yazdım. Şimdi bunların sırasıyla altlarını açmaya çalışalım.

Önemle her zaman ve her platformda üzerinde önemle durduğum Anayasamızın 5.maddesi;

"Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır...."


Bu madde esasen Anayasanın kalbi niteliğinde. Bu madde üzerine hareketle vazgeçilmez ilke edinmek toplum sorunları kökten çözecektir.

Eğitimde, müfredat yarışı değil, müfredat dışında yardımcı kitaplarla değil, dünyanın en iyi eğitim modeli tespit edilip uygulamasına ilk, orta, lise ve üniversite derecesinde geçilmeli. Hayatın başlangıç ve bitiş en önemli noktalarından bir tanesi eğitim-öğretim...Çok okullar gezdim, dolaştım, gözlemledim....Bir çocuğun eğitimi ve hayatı sevmesi ilkokuldan başlıyor. Sevginin temelleri burada atılıyor. Gezdiğim gördüğüm çok okullarda bazı çocukların çok şanslı, bazı çocukların ise naşanslı olduklarını gördüm. Okul dönemine başlayan her fert öncelikle değerlerle donatılmalı. Bu durum ilkokul bitene devam etmeli. Öğrenmeye çok açık olan şu an ki nesile bezdiren değil, sevdiren öğretmenlerin eşlik etmesi gerekir.

Sağlık konusunda değinilmesi gereken konular oldukça fazla...Öncelikle artış göstermiş olan psikiyatrik sorunların nedenleri araştırılmalı ve bu alana önem verilmeli (doktor harici hocaya gidenleri saymıyorum dahi). İkincil olarak ülkemizde genç ölümlerin sayısının oldukça fazla olduğunu söyleyebilirim. Üçüncü olarak son 20 yılda kanser vakaları çokca artış göstermiş durumda. Uygulanan tedavi yöntemleri hastalığa çözüm getiriyor mu? getirmiyor mu? Hastalık nedenleri ve çözümleri konusunda belki de her hastanede araştırma bölümü kurulmalı....Kanser vakaları sayıları ve çeşitleri içinde özellikle araştırma kurulu oluşturulup alternatif tıpla beraber ilerlenmeli ve her ile yada kanser vakalarının yoğun olduğu illere kanser hastaneleri açılmalı. Diğer konu hasta - doktor - hemşire ilişkileri. Bu konuda çokca haber duymakla beraber birçoğunu görmüyoruz belki de....Bu ilişkilerin en iyi seviyeye ulaşması içinde ilgili kurumlar iyi araştırma yapmaları gerekir.

Diyanet konusunda, en önemlisi her vakit yada çoğunluğun olduğu vakitlerde görevlilerin nereye gittiği belli olmayan topladıkları yardım para vakasına kesinlikle son verilmeli. Bu konuda görev yapan camii personellerinin her ilde aynı hizmeti veriyor mu? vermiyor mu? hizmet sıralaması yapılmalı ve imam evi uygulaması bir son bulmalı. Çünkü, bir imamın yada görevlinin çalışan sade vatandaştan hiçbir özelliği yoktur. Takvanın önemli olduğu inancımızda nefis önemsiz olmalı. Çünkü, bu yaşıma kadar henüz herhangi bir camiinin çevresinde bulunan müşgüller için bir adım attığını henüz görmedim de duymadım da...Sadece bir örnekle yola çıktım ancak günümüz dünyasına göre şekillenebilir düzeltilebilir.

İçişleri, gezdiğim çok yerlerde kendi vatanımda kendimi yabancı hissettiğim çok oluyor. Bu konuda ve her konuda özellikle Anayasa 5.maddesi ön plana çıkması lazım ve ülkemizin güzide vatandaşları birinci öncelik olması gerekir. Yer satışları, mülk satışları, vatandaşlık satışları, öncelikler bu kadar basit olmamalı. Yabancılaştığımız yaşam alanımızda içişleri uygulamaları da kişiye özel değil, kurallar dahilinde herkese eşit yaklaşılmalı. Asayiş her alanda, herkese kanunlar çerçevesinde uygulanmalı ki, kendimizi güvende hissetmenin yegane yolu budur. Aksi durumda, hemen hemen hergün cinayet, gasp, çocuk kaçırma, yaralama, hırsızlık….konu başlıkları artırılabilir. Yapılacak reformlar bizleri yaşadığımız şehri, ülkeyi dünyanın en güvenilir şehri, ülkesi haline getirebilir.

Finans eşitliği, çoğumuz oturduğu yerden, çoğumuz koşturma içerisinde, çoğumuz iki saat, çoğumuz çok saatler çalışarak birşeyler kazanmaya gayret ediyoruz. Hayatımızın gayesi, ailemizin rızkını kazanabilmek. Bu amaca uygun yaşayanların oldukça fazla gözükse de aslında gittikçe azalıyor. Kısa sürede sebepsiz zenginleşenler, bir anda hayatı alt üst olanlar, boğaza nazır yaşayanlar, gecekonduda yaşayanlar, fiyatlarla savaşanlar, fiyatları silah olarak kullananlar arasındaki farklar….Bunun üzerine devletin hazinesini, referansını kendisi, ailesi, çevresi için kullananlar….Finans konusundaki gelirin eşit şekilde dağıtılmadığı aşikar. Olması gereken tabandan tavana sistemi ile bu eşitsizlik giderilerek, yaşam döngüsü standarda getirilebilir. En önemlisi de, herşeyin şeffaf bir şekilde yapılması….

Çalışma alanları eşitliği; siyaset hemen hemen kamu ve özel her alanda baş göstermiş durumda. Siyaseten yapılan tabiri yerinde olursa dayı, amca, il başkanı, milletvekili, bakan, müşteşar, belediye başkanı, cumhurbaşkanı vb…tanıdıkları, akrabaları, arkadaşları….bir selam, bir telefon ile istediği alana kapak atmak çalışma alanında ne kadar dar paslaşma olduğunun kanıtı. Kamu işletmeleri, özel işletmeler, bankalar, spor kulüpleri, hastaneler, aklınıza gelebilecek her alanda bu durumlar yaşandıkça sıradan bir vatandaşın okumak için verdiği emekler bir yana diğer yanda iş arama emekleri heba olup gidiyor. Bu alanda yapılacak reformlar ile herkese eşit yaklaşılması torpil olayı kökten kaldırılmalıdır.

Adalet eşitliği; hukukun üstünlüğü tartışılmaz noktasına taşınacak ise, terazinin her kefesi eşit hareket etmeli ve a dan z ye herkese hitap etmeli. Birine farklı, diğerine farklı, benzer suçlarda birine berat diğerine yaptırım olduğunda adalet güvenirliliği tamamen ortadan kalkmış olur. Dava süreleri minimum seviyelere indirilmesi gerekir. Bu konuda hakları savunan terazi herkese eşit yaklaşmalı ve gereğini yerine getirmeli ki halkın nazarında hukukun üstünlüğü zirve yapsın ve herkes güvenle hareket edebilsin.

Çevre Modeli; yaşadığımız her alan çok geçmesin ki, hızlı değişikliklere uğruyor. Bu değişiklikler yapılırken, halkın elinden alınan çevre hızla betona çevriliyor. Betona çevrilen her toprak parçası, dolaşım alanlarını, oyun alanlarını daraltıyor. Şu ana gördüğüm yaşadığım çevrede baraj havzaları ve orman arazileri çokça yapılara dönüştü dönüşmeye devam ediyor ve yaşam döngüsü kimine göre körelirken kimine göre havadar olmaya başlıyor. Bu alanda yaşanan eşitsizliklerin hızlıca sıyrılıp (esas) TC vatandaşı olanlara parasına göre değil, yaşam hakkına göre mahalleler dizayn edilmesi gerekir.

Gelelim ülkemizde insan hakları konusuna; bu konu okuduğum sosyoloji bölümü içerisinde sıkça geçtiği için önemi benim için ayrı. İnsan haklarını ikiye ayırmak gerekecek. Çünkü, yaşadığım İstanbul da kendimi yabancı hissettiğim çokça yerler mevcut. Bu duyguları yaşamayı bırakın şaşkınlıkla karşılıyoruz. İnsan hakları konusunda amaç olan paranın birinci planda değil, ülkemiz esas vatandaşları için üçüncü planda olması gerekir. Öncelik vatandaşı olmayan her ülkede kaos hiçbir zaman eksik olmaz. Gördüğüm tabloda insanlar üç kısma ayrılmış durumda;
- Siyaset alanı ve çevresi
- Parası olan tabaka (göçmen ve yabancılar)
- Para kazanmaya çalışan tabaka (TC vatandaşı)
Anayasamızın 5.maddesine bağlı kalmak şartı ile, insan hakları öğretisi eğitimin ilk aşamasından hayatın son noktasına kadar öğretilmeli. İnsan hakları denilince önce insanın ve hayatının ön planda olduğu her alanda saygının, sevginin yer alacağı bir yaşam modeli. Hakların ön planda olması, güvenli bir hayatı, kurallı bir hayatı en önemlisi saygın bir hayatı beraberinde getirecek.

Otoriter bir siyaset değil, vatandaşına hizmet eden bir siyaset güdülmeli.
Kamu ihaleleri gerekirse bölgesel halkın oyuna sunularak özelleştirme yapılmalı yada yapılmamalı. Özelleştirme yada satış yapılsa dahi bölge halkına hak payları da dağıtabilmeli.

Sosyal konut projelerinde vatana hizmet etmiş ve bu uğurda canını vermiş Mehmetçik lerin yaşadıkların alanlar tespit edilmeli. Çok köhne olan yapılar onarılmalı yada yeniden ücretsiz bir şekilde yapılmalı.

Kentsel dönüşüm değil, yerinde düzenli dönüşümle milleti müteahhitlerin kucağına atmadan yaşanabilir bir ülke haline getirmek.
Her ilin doğal yapısına göre yapılacak evlere izin verilmeli. Örnek; Ardahan da taş evler, Amasya da, Karabük’ teki ahşap evler gibi….
Çalışanların sosyal güvenlik hakları yeniden gözden geçirilecek ve düzenlemeler yapılacak. Örnek; yıllık izinlerin fiili hizmet süresine göre düzenlenmesi, BES yada SGK her ikisinden biri tercihe sunulmalı, fiili hizmet zammı her meslek için yeniden gözden geçirilmeli ve düzenlenmeli.
Trafik sigortası kaldırılmalı ve sadece kasko devrede olmalı yada kasko kaldırılmalı trafik sigortası kapsamı kasko gibi yapılmalı.
ÖTV indirimi sadece taksiciler ve engelliler için değil, tüm vergilerini zamanında ve yerinde ödeyen sade vatandaşlar için 10 yılda bir düzenlenmeli.
Devletin insiyatifinde olan vergilendirme, geliri yüksek olan ile geliri düşük olan için aynı olmamalı ve yeniden düzenlenmeli
Göçmenler yasası bir an önce gündeme alınmalı ve vatandaşın rahatsızlığı olan bu durum uygulanmaya başlanmalı,
Yabancılara Türk vatandaşlığı bedava verilmemeli, bedeli çok yüksek olmalı ve bedava vatandaşlık verilmiş olanlar yeniden gözden geçirilmeli,
Yapılan tüm ihaleler tarafsız hakkaniyet gözeten bir ekip tarafından tek tek incelenmeli ve her biri kamuoyuna duyurulmalı,
Belediyeler azledilmeli, İl özel İdareleri işleri devralmalı, bu durum olmayacak ise belediyeye hizmet etmek için seçilenlerin, seçenlerini tanıması için makamından ayrılması gerek.
Kaymakamlar makamından çıkıp her semti tek tek gezip yerinde görüp vatandaşla ilgilenmeli…
Eğitim sistemi baştan sona değiştirilmeli. Dünyanın en iyi eğitim modeli nerede ise, o model ülkemizde uygulanmalı. Örnek olarak, İlkokul seviyesinde öğretmenlik yapanların yaşları ilerlemiş olanlar değil, genç ve çocuklara ayak uyduracak onları coşturacak birileri olmalı. Yapılan tüm ihaleler tarafsız hakkaniyet gözeten bir ekip tarafından tek tek incelenmeli ve her biri kamuoyuna duyurulmalı,
Atletizm konusuna daha çok eğilmeli ve bu konuya ciddi destek verilmeli ki, yetişen her nesil bu durumun hakkını layıkı ile yerine getirsin.
Tüm ülkeyi tek raylı sistemle gezilebilecek bir projeyi hayata geçirme. İstanbul dan başlayacak tren seferi Karadeniz bölgesi, Doğu bölgesi,
Güneydoğu bölgesi, Güney bölgesi, Batı bölgesi ve son olarak başlangıç noktasına gelecek.
Devletin denetim mekanizmaları işler hale getirilecek. Denetim merkezleri; özel kurumlar, devlet kurumları ayırt etmek sizin her yer denetimini tarafsız yapacak.

Özetle; İnanışımızın gereğini yerine getirerek, insan ve haklarına riayet ederek yaşam modeli tasarlamak istiyor isek, bunu sözde değil, uygulamada il gözetmeksizin yapmamız gerekir.

İş te tüm bu konular; seçimle değil, reformlarla olacak konular ve içerikler

Sağlıcakla kalın...



Yorumlar (0)
Yorum Ekle
  • Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız