Uzun zamandır arkadaşlarla balığa gidelim balığa gidelim dedik durduk ve nihayetinde 1 Mayıs 2017 günü gitmeye niyetlendik. Sabah saat 04:30 gibi evden çıktım arkadaşları aldım ve Anadolu Kavağının yolunu tuttuk. Sabahın erken saatleri ve orman yolu o kadar sessiz sakin aynı zamanda karanlık. Araç farlarının aydınlattığı alandan başka hiçbirşey gözükmüyor.
Güzergahımız üzerinde Yavuz Sultan Selim köprünü gördüğümüz açık bir alanda durduk. Bir taraftan manzaraya bakarken bir taraftan da bülbül sesleri eşliğinde biraz ruhumuzu dinlendirmiş olduk. Manzara için birkaç resim alıp sonra yolumuza devam ettik. Anadolu Kavağına vardık. Sahil kenarına arabayı park edip, kahvaltılık malzemelerimizi alıp deniz kenarındaki banka geçtik. Yunus kardeşim sağolsun yanında getirdiği sıcak çay ve börekleri ikram etti. Sedat abi ve bende mideye indirmekle meşgul olduk
Tekne için açılmayı beklerken boğaz girişinde yunus balıklarını gördük. Muhtemelen balık sürüsünü yakalamışlar onlarda bize nispet olsun diye kahvaltılarını yapıyorlardı Sabah saat 06 da gördüğüm yunus balıkları saat 09 a kadar hamsi sürüsünü adeta talan ettiler.
Nihayetinde tekne ile kavak iskeleden açıldık. Boğazın girişinde durduk ve boğazın derinliklerine çaparilerimizi saldık. Yaklaşık bir saat kadar kaldık; ancak biraz hamsi ve birkaç tane istavrit aldık.
Rüzgar Karadeniz den Marmaraya doğru çok kuvvetli esiyor ve abartı gelmesin bir ara üşümekten ellerim burnum dondu
Balık olmayınca karaya döndük tekrar, kavaktaki açık kahvehane de birer çay içtikten sonra dönüp Çubuklu sahile bakalım dedik. Çubuklu sahile geldiğimizde çok kalabalık olduğunu gördük. Muhtemelen gelenler sabahın ilk ışıkları ile sahile akın etmişlerdi. Balık kovaları bazılarında yarı, bazılarında tam dolmuş vaziyette balık avlarına devam ediyorlardı. Bizde malzemeleri açtık ve vira deyip tekrar oltaları denize salladık. Bir iki parti istavrit aldık; ancak istenilen boyutta değil, diğer avcıların aldıklarını da sanmayın ki, büyük! değil di maalesef.
Küçük boyutta istavritler milletin kovalarını süslemiş; ama yazık günah boyutunda. Sonrasında malzemeleri topladık ve evlere dönüş yaptık.
Günün sonunda şunu görüyorsun, acemisi de, ustası da, ortası da gelişi güzel denize olta atıyor. Bu durum hem deniz canlılarına zarar veriyor, hemde zaten yıllar geçtikçe sayıları azalan balıklara zarar veriyor. Lakin gel gör ki, kimseninde umrunda değil gibiydi.
Sizlere tavsiyemiz, balık avına gittiğinizde o bölgede olan avcılara kaç gramlık kurşunla çalıştıklarını hangi balık türü için çalıştıklarını muhakkak sorun olmaz mı?
Böyle yaparsanız şayet, denize ve deniz canlılarına zarar verme olasılığınız düşük olacaktır.
Keyifli ve yorucu bir günün sonunda evdeyiz nihayet. Bana iyi uykular
Yorumlar (0)