Hergün o kadar çok konu karşımıza çıkıyor ki, konuşmamak elimizde değil dilimizde...
Konuyla ilgimiz olsun olmasın, konuşmaz isek rahat edemeyiz içimize atmaktansa konuşmayı tercih ederiz.
Bulunduğumuz ortamın durumuna göre, ses tonumuz yükselir, alçalır...Karşımızdakini etkilemek için esprili cümleler dahi kurarız. Max Lemer in meşhur söylemi "İnsanlar yalnızca anladıkları konularda konuşsalardı, dünyadaki sessizlik dayanılmaz olurdu"
Peki, konuşmayı seven toplumun bireyi olarak, boş mu konuşuruz? çok mu konuşuruz? Muhtemel ki, boş konuşmalarımız çok fazladır. Kuracağımız cümleler, sarfedeceğimiz cümleler eleğimizden geçmeden, sonunu düşünmeden ağzımızdan dökülür. Konuşmaya başladık mı kendimizi frenlemek imkansız hale gelir. İmkansızları başarmak her zaman bizim işimizdir. Konuşmamızın fayda sağlayıp sağlamaması genelde önemli değildir, amaç boşluğu doldurmak olsun.
Çok konuşmak nasıldır acaba? Güncel Türkçe sözlüğümüzde yaklaşık 111 bin kelime kayıtlıdır, buna rağmen her günümüzü 300 ila 400 kelime kullanarak kapatırız. Belki konu başlığımızı okurken "çok" kelimesi bizi yanıltmıştır; ancak "çok" kelimesi hayalimizde canlanan azıcık, birazcık, çok çok anlamında manasında yada görselinde değil, karşımızdaki konuşmaya başladığında cümle arasında bıraktığı noktalamaları dolduran yada cümle sonuna virgül ekleyip cümleyi noktaladığımız "netlik" manasına gelen konuşmadır "çok" yada konuya ekleyeceğimiz birkaç cümledir "çok"...
Gereksiz de olsa konuşmak yerine, gerektiğinde miktarı kadar, yeteri kadar konuşursak hayatımız anlam kazanmış olur. Konuşmanın kültürünü de kendimize yerleştirmiş oluruz ki, karşımızdaki kişilerde etki bırakmak daha kolay olsun.
Çevrenizdekilere fayda sağlamak istiyorsanız, fayda gördüğünüz gibi "çok" konuşun...
Unutmayalım ki, "Sessiz kalmak bir şey bilmediğin anlamına gelmez, çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez"
çok net olun yeter...
Sağlıcakla kalın
Sevgi ve saygılarımla
Yorumlar (2)