Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Araştırma Birimi 2016 yılı verilerine göre dünya nüfusumuz 7.432.663.275 dir. Bu nüfusu; Kadınlar 3.683.351.180, Erkekler 3.749.312.095 oluşturmaktadır. Bu kadar kalabalık nüfusun olduğu bir gezegende birbirimizi anlamak, hele ki erkekleri anlamak ne kadar mümkün olabilir?
Fıtrat olarak farklı fizik, duygu, düşünce ve yapılara sahip olan biz Ademoğlu, neden-sonuç ilişkisi içerisinde yetiştirilip ve yetiştiğimizden dolayı anlaşılmaz bir hale bürünür olmuşuz. Bu nedenler ve sonuçlar ilişkisinde erkekler sonuca odaklanmış, kadınlar ise nedenler kısmında takılmışlardır. Kadın "hasta olduğum için yemek hazırlayamam", erkek "kendine biraz dikkat etse idin hasta olmazdın". Hayatın akışı içerisinde birçok örnekle karşılaşabiliriz. Bir yere gidileceği zaman erkeğin üzerine yanına alacakları belli olduğu için hızlı hazırlanır, aynı durum kadın için sorun teşkil edebilir kadının hazırlanması biraz daha uzun sürebilir ve bunun için erkekler saatler öncesinde alarm vermeye başlar, saat ......geçe evden çıkmış olalım yada avm den çıkmış olalım. Sonucu önceden az çok tahmin ettiği için belirtilen saatte çoğu zaman çıkılmamış olur bu durumda tartışmayı beraberinde getirir. Bakış açısını değiştirelim erkeğin çok kısa sürede hazırlanması el yüz yıkama saç tarama ile sonuçlu iken, kadının uzun sürede hazırlanmasında erkeğin dağınık bıraktığı evin toparlanması, uzun saçlara şekil verilmesi, elbisenin ütülenmesi, makyaj yapılması vb...birçok etken unsur olduğu için kadın için dakik olmasını beklemek biz erkekleri her zaman yanıltmıştır.
Hayatın her aşamasında bunu ele alabiliriz. Bir arkadaşım eşi alışverişe çıkış hikayesini anlattı "hafta sonu evde vakit geçiyorduk, eşim kendine kazak alacağını ve alışverişe çıkalım dedi. Para vereyim sen git al istersen dedim. Olmaz yalnız seçemiyorum, beraber gideriz bana yardım edersin" esasında olayın akışı biraz şekillendi. Erkekler genelde ihtiyacı olan malzemeyi önceden tasarlar ve çok vakit kaybetmeden nokta atışı ile alışverişi yapıp sonlandırır yada sonlandırmak ister. Sonra devam etti "Büyükçe bir avm ye gittik. İhtiyacını karşılayacağı büyükçe bir mağazaya girdik hemen hemen tüm reyonları gezdik nihayetinde alacağımız ürüne karar kılmıştık ki, eşim vazgeçti. Sebebini sorduğumda ise diğer mağazalara da bakmamız gerektiğini, belki daha değişik ve fiyatı düşük olan kazağı buluruz dedi. Dört mağaza gezdikten sonra kararını verdi nihayet tam sevinmiştim ki, kararını verdiği kazağın ilk mağazadaki kazak olduğunu söyledi." Sonrası birçoğunuzun düşündüğü gibi küçük tatlı bir tartışma. Saatlerce süren dolaşma ve yorgunluktan sonra "İlk mağazaya gidip indirimli olan kazağı aldıktan sonra çıktık"
Burada esas ayrıntı erkeğin tahammülsüz olmasının karşılığında, kadının indirimli ve şık olan kazak için araştırmaya detaya girmesidir. Erkek bunu anlamaz çünkü erkek için aracı olan kazak bedenini uygun ise alıp çıkmasıdır. Kadın için ise, bütçeye uygun ve güzel olanı seçmektir mesele. İşin esasına temeline indiğimizde erkek ve kadının yetiştirilme tarzları çok farklıdır. Kadınlar kırılgan ve çok duygusal bir yapı yetişir yetiştirilir. Erkek ise tam tersidir, savaşçı atılgan korkusuz vb...düşünce ve yapı ile yetiştiğinden yada yetiştirildiğinden sert bir mizaca sahiptir. Çevre olarak, eğitim olarak, uzun süre yalnız yaşayışlar, farklı düşünüş mekanizmaların işlemesi erkek ve kadının birbirini anlamasını beklemek yerine, anlaşılmamasını normal karşılamak gerekir. Günlük, sosyal, iş, ev, çevresel hayattaki bireysellik her zaman benlik duygularını ön plana çıkarır. Çünkü, her iki cins de hayatlarının ikamesi için birçok noktada kesişme yaşasa da çoğu zaman özellikle günümüzde rakip haline gelmektedir. Güçlü olan kazansın mantığı hayatın her aşamasına enjekte oluyor. Ortak akıl yerine, fikir paylaşımı yerine sencillik, bencillik duyguları her zaman gizli bir çatışmayı da gün yüzüne çıkarıyor. Oysa ki, yaşadığımız dünya üzerinde aynı ortamı paylaşıyor isek, fikir ayrılığı yerine detaya detaylı, birçok konuya yüzeysel bakmak gerekir.
Buzdağının gördüğümüz kısmı ve göremediğimiz kısmı. Biz erkekler dağın görünen kısmını anlatıp sonuca gitmek istesek de, kadınlar göremediğimiz kısımla ilgilenip detaya inerler. Hal böyle olunca da küçük meselelerde dahi, konuşmalar bir anda alevlenebilir. Erkek her zaman görmek istediği gibi hareket eder, etmeyi sever. Bireysellik ve bağımsızlık algısı yönetisi fıtrat öyle olmasını desteklemiştir. Fiziki olarak böyle yetişirken duygu ve düşüncelerinin de bu şekilde yetiştiğini zannederek hayatın akışına bu şekilde adapte olmuştur. İnce detaylar her zaman gözden kaçmıştır, kaçırdığımız bu ince detayları da kadınlar kapatmıştır. Bu durum evlilik sonrasında ilk yıllarda ciddi manada ön plana çıkar. Bağımsız duygu düşüncelere erkek egomaniası, benlik kavramından bizlik kavramında bir anda geçişlerde bocalamalara, sektelere uğrar. Birçok erkek bu konuda başarıya ulaşsa da, birçoğu da başarısızlıkla sonuçlanır ve kaçınılmaz sonlar yaşanır.
Bakış açımızı birçok yerde ve zamanda değiştirmemiz gerekir. Toplumun her kesiminde benzer durumlarla karşı karşıya gelebiliriz. Çoğu zaman olayların içinde kalabiliriz yada tanık olabiliriz. Her iki cins de, sosyal hayatta, iş hayatın da karşı karşıya gelmektedir. Kadınlar başarının kendilerinden geldiğini, kadın yönetiminin her zaman daha iyi olduğunu savunurlar ve bunun savaşı içine girerler. Erkekler kendini daha cesur görür her işin üstesinden geleceklerine inanırlar ve buna göre hamle yaparlar. Unuttuğumuz bir unsur var, herkesin her aşamada her cinsin fikrine duygusuna düşüncesine ihtiyacı olabilir. Kadın karşı cinsin penceresinden bakmayı, erkek de karşı cinsin penceresinden bakmayı unutmamalı. Fıtrat gereği kadın kadınlık görevini yapmalı mantığı nerden ne şekilde bilinç altına empoze edilmiş bilemiyorum; ancak durum öyle gördüğümüz yada anladığımız gibi değil kesinlikle. Kabul edilmez bir durum olsa idi, Yaratıcı buna karar verirdi. Yaşam alanına erkeğe ve kadına açtığına göre zincir birbirine her zaman tamamlamalıdır. Erkek sonuç odaklı, kadın ise detaycı dır. Mükemmel bir organizasyon için yaratılmışız; ancak gördüğümüz ve kullanabildiğimiz ölçüde.
Neden anlamayız? diye sordum işte gelen bazı yorumlar;
- İşlerine gelince herşeyden anlarlar işlerine gelmeyen şeyleri anlamazlar.
- Konuyu bir kadın gözüyle değerlendirecek olursam; erkeklerin anlamadıklarını düşünen kadınlar yanılırılar, erkekler söylenilen her şeyi anlar ancak anlamak istediği gibi.. İmalı bir cümle duyan erkek söylenileni anlamak istediği kadar anlar gerisini anlamamış gibi yapar orada bırakır önemsemez..Erkekler ile kadınlar aynı hormanlara sahip olmadıkları için çoğu zaman kadınların istediği duygusallıkta olamazlar.. Aslında tüm erkekleri genellememek gerekir, geneli aynı olmakla birlikte arada istisna çıkabilmektedir..Bir de erkekleri değiştirmek çok zordur, bu yüzden çok beklenti içine girmemek gerekir, olduğu kadar olmadığı kader gibi
- Erkekler anlamaz değil bana göre anlamak istemez, yaratılışla mı alakalı yoksa işine gelmeme durumlarıyla mı alakalı orasını daha çözemedim, çünkü ince düşünme yetisi yoktur kadınlar enine boyuna inciğine boncuğuna kadar düşünüp her şeyi öyle ele alır, erkeğe şöyle böyle oldu dersin hı tamam olmuş geçmiş der, işte derinlik yok yüzeysel bakma ve algılama var
- Derinlemesine kadın hassasiyetiyle düşünemezler. Erkek basit düşünen bir varlıktır. Erkek için her şey yüzeyseldir. Bu nedenle hiçbir şeyi etraflıca düşünerek kurgulayamazlar. Ayrıca ; Dünyayı erkekler, erkekleri de kadınlar yönetir diye boşu boşuna da dememişler. “Kadın insanın üst rolü” dür her zaman.
Aldığım bazı yorumları değiştirmeden sizinle paylaştım. Genel itibari gizli bir hesaplaşmanın sürekli içindeyiz; ama farkında değiliz.
Kadının erkeğe olan ön yargısı, erkeğin kadına olan ön yargısında yaşamın büyük rolü olduğuna her zaman şahitlik ediyoruz. Belki de nedenimizi unutuyoruz bu anlamda. Fiziki üstünlük yapısına erkekler her anlamda herşeyi ben yaparım modülünü çoktan yüklenmiş gibi hareket eder. Oysa ki, fiziki üstünlük bazı amaçlar için yaratılış gayesinde verilmiştir.
Kimse anlamaz, anlaşılmaz değildir. Düşünen herkes, herşeyi anlar ve anlatır. Mesele zihni yormadan sonuç odaklı olan erkeğe karşı sorularla dolu cümlelerle yaklaşmak yerine sonuca gidilmiş cümlelerle yaklaşmak her zaman daha iyidir. Kadının sorularla cümlelerini duyan erkek her zaman devrelerini yakmaya hazır konumdadır. Mavi ekranı o anda her yüzde görebilirsiniz. Bir dedektif gibi işleyen kadın beyni, her an herşeyi sorabilir, farklı şekillerde sorabilir. Bu durum karşısında erkek sendeleme yaşar. Sendeleme yaşadığı anda kadın darbeleri peşpeşe sıralayabilir.
İnsan anatomisi, çok farklı yapılarda ele alınmaya başlanmıştır. Tüm yönleri ile bunlar "İLETİŞİM" noktasında birleşmektedir. Karşınızdaki kişi ile iletişim kurabiliyor iseniz, anlamaz, anlaşılmaz diye birşey yoktur. Kadın erkeğin penceresinden, erkek de kadının penceresinden bakarak gelişim gösterebilir. Herkesin dünyası kendi içinde dönmektedir. Dünyaları tersine döndürmek yerine, seyri yönünde konuşmak ve anlamak her zaman daha iyidir.
Sağlıcakla kalın.
Yorumlar (0)