Günler o kadar hızlı ki, yetişmekte zorluk çekiyoruz. Akıllı telefonlar, tabletler, dizüstü bilgisayarlar, akıllı saatler, akıllı tv ler, akıllı evler, akıllı araçlar vb...zaman hızına yetişemez oldu. Hemen hemen belli periyotlarda çok sık gelişim göstererek herşey yenileniyor.Kuşbakışı yaptığımızda; biz teknolojiyi yönetmiyor, teknolojinin bizi yönettiğini görüyoruz. İçinde bulunduğumuz iletişim çağı, dumanla haberleşme çağını andırıyor. Kim ne demek istedi? ne anlatmak istedi? niçin dedi? vs...ifadeler ifadeleri beraberinde sürekleyip götürüyor. Herşeyi biliyor gözüksekte, görünürde herşeyi bilmediğimiz iletişimde ortaya çıkıyor bazen. Yaşadığımız dünya teknoloji çöplüğüne döndüğü gibi, zihnimizin hafıza kayıt sistemi de gereksiz bilgi çöplüğüne dönüyor.

Kolaylık olması açısından hayatımıza sürekli entegre edilen/edilmeye çalışılan teknoloji içinde sürekli doğru yada yanlış bilgi akışı bulunuyor. Doğruyu araştırıp esaslı olanı hafızamıza almadan küçük dipnotlarla hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz. Benim için yeterli demek aslında yetersizliğin göstergesi. Lazım olanı değil, o an lazımsa hemen kısa süreli kullanmak öncelikli tercihimiz oluyor. Yani uzun ömürlü bilgi ve becerimizi, günü kurtarmak adına alıp kullanıyoruz. Bu durumda da ortaya çıkan tablo ortada.
Her iletiye görsel olarak bak, paylaş, beğen, gülücük at, yorum yaz vs...derken hafızamız bilgi kirliliğinden geçilmez hale geliyor. Bazen beynimizi de bedenimizi yıkadığımız gibi yıkayabilse idik ne güzel olurdu değil mi?
Bazen de, fiziken karşımızda olmayan birine, sanal ortamda, aklımızdan geçenleri çok rahatlıkla parmaklarımızın ucuna yansıtabiliyoruz. Cesaretimiz de sanal artık
Tüm bunlara ayak uydurmak isterken sahip olduğumuz/ olmaya çalıştığımız zaman su gibi akıp gidiyor. Geriye dönüp baktığımızda günün sonunda elde edeceğimiz bilgi kâr' ımız neredeyse hemen hemen yok hükmünde. Denizde yüzmek yerine, cep telefonları içinde yüzmeyi tercih ediyoruz. Toplum olarak boyun fıtığı oluyoruz farkında olmadan.
Belki de teknolojinin gelişmesi ile mahalle bakkalımıza bile siparişleri gsm üzerinden yada vb. kanal ile vereceğiz. Oturduğumuz yerden normal işlerimizi, dışarıda geçmesi gereken zamanımızı, aşk hayatımızı, öğretimimizi, akraba ziyaretlerimizi de sanal ortama tamamen taşıyıp esas kirliliğe neden olacağız.
Keşke, herşey yerinde ve doğru şekilde kullanılsa da, olumsuz durumlar yaşanmasa. Öyle zamanlar oluyor ki, aynı oda içerisinde bile face to face yapmaktansa, elimizdeki teknolojik aletle face to face yapmak önceliğimiz oluyor. Gönül dilinden uzaklaşıp, teknolojik dile geçiyoruz. Doğaya duyarlı teknoloji yerine doğaya düşman teknolojiler her zaman hüsranla sonuçlandı. İnsanlık tarihinde hep kara lekeler bıraktılar, bırakmaya devam edecekler. Bu durumun kötü sonuçlarını görenler, çevreye ve insanlığa faydalı teknolojiler üretmek için arge çalışmalarına başladılar. Çevreye ve insanlığa faydalı olacak teknolojik gelişimleri belki görürüz, belki göremeyiz bilemiyorum; ancak bu çalışmalar yapılmaz ise, kullanımı kolay ve rahat teknoloji bizi tembelliğe itebileceği gibi, bilgimize bilgi de katabilir, bunu yönetmek bizim elimizde. Günümüzü kurtarmak adına adım atmayalım, kıyamete kadar nesiller sürekli devam etmekte. Neslin devamı için günü kurtaran bilgiyi ve teknolojiyi değil, neslini kurtaracak teknoloji ve bilgiyi almak gerekir.

Unutmayın, hayaller atacağımız adımların başlangıcıdır.

Sevgi ve sağlıcakla kalın

serkan.incesu@gmail.com