Yaratılış özelliğimizde var, gezmek, görmek, eğlenmek, dinlenmek...
Günlük koşuşturmaların içerisinde, yorulan bedenimizi dinlendirmek için evden uzaklaşmak isteriz. Gürültülü şehir stresinden biraz uzaklaşarak piknik, yüzme, gezme, vs...organizasyonlarla dinlenmek isteriz, istemek de hakkımız tabi. Çevremizde çok güzel yerler muhakkak vardır. Bu güzel yerler, ya bizlerle güzelleşir yada güzelliğine gölge düşer.
Ülkemizdeki birçok şehrimize gezmek amaçlı yada iş amaçlı seyahatim olmuştur. Tarihi mekanlar, eğlence mekanları, tekne gezilerim vs...birçok yer, yerel hizmetler çalışması ile temiz ve bakımlı tutuluyor. Yerel hizmetlerin olmadığı yerlere muhakkak biz insanlara ait emarelerimizi bırakıyoruz. Bunlardan başlıcaları naylon poşet, peçete, pet şişeler vs...birçok ürün sayılabilir. Seyahatlerimde elimde çöp olacak bir unsur olduğunda çevremde çöp kutusu yok ise ya çantama koyarım yada çöp kutusu bulana dek elimde gezdiririm.
Dünya üzerinde çöp üreten tek canlı türü olarak zaten çoktan belgesellere konu olduk. Birçok alan güzelleşsin diye çevre düzenleme birimleri sürekli çalışıyorlar. Maksat göz zevkimiz bozulmasın. Açık-koyu yeşil çimenler, rengarenk çiçekler, tertemiz bahçeler, masmavi deniz, mis kokan hava...
Tüm bunları sıralayınca aklıma bir filmden bir sahne geliyor "bu mesajı dinledikten sonra, kayıt kendini birkaç saniye içinde imha edecektir" bizim durumumuz tıpkı bunun gibi "böyle giderse, insanlık kendi kendini bilmem birkaç sene içinde imha edecektir". Bir yere gideceğim zaman, kamp çantamı hazırlarım ve en üstüne çöp poşetini eklerim. Gittiğim yerde öncelikle çöp poşetini açar bir kenara bırakırım ki, ortaya çıkacak çöpler için hazırlık olsun, günün keyfini aldıktan sonra çöp poşetinin ağzını sıkaca bağlar sonrasında çöp kutusuna bırakırım. Böylelikle çevreme, çevreye zarar vermeden günümü keyif alarak bitirmiş olurum.
Bir anımı paylaşmak istiyorum, gençlik yıllarımda (ne kadar yaşlandı isem artık
) sirkeci den üsküdara geçmek için vapura binmiştim. Orta alanda denizi izliyordum, biraz ileride bulunan iki genç sularını içtikten sonra pet şişelerini denize doğru atacaklardı ki, gençlere hamle yaparak denize atmamalarını çöp kovasına atmalarını söyledim. Biraz tartışma oldu olmasına ama pet şişeleri çöp kutusuna attılar. Hiçbirşey yapamaz isek, bulunduğumuz ortamın durumuna göre küçük bir çukur açar, çöpleri yakıp imha edebiliriz.
Bu durumlar nasıl aşılır bilmiyorum; ama bizden sonra gelecek nesillere göz zevkine uygun, yaşanabilir, dinlenilebilir çevre, deniz, ortam bırakmak istiyor isek, onların da bizi örnek alacağı şekilde davranmamız gerekir. Bu gidişata dur demek için birileri harekete geçerek, ABD de kuruluşu 70 yıllara dayanan, bugün birçok ülkede şubesi olan ve dünya genelinde de destekleyen sayısı milyonlara ulaşan "Greenpeace" yaşanabilir bir dünya için faaliyet göstermektedir. Belki yeterli oluyor, belki olmuyor işin o kısmına girmeyeceğim; ama temiz çevre için bu çaba sarfedilirken, saldım çayıra mehmet anlayışı ile de çevre düşmanı bir o kadar çok yaşayanlar var.
Dünyanın birçok ülkesinde çevre duyarlılığı için önlemler alanlar var. Bunlardan en ilginç olan ve hoşuma giden Singapur. Bu ülkede "yere çöp atmak, sakız satmak/çiğnemek, kamuya açık yerlerde tuvaleti pis bırakmak, yere tükürmek vs..." tüm bunların cezai yaptırımları ve takip edenleri var. Herkesin başına birini dikemeyiz belki; ama fıtratımızda olması gerekenleri, fıtratımız dışında imiş gibi davranmak da hiç normal olmasa gerek.
Temizlik esasında yabancısı olmadığımız doğamızda olması gereken bir kelime. "Temizlik imandandır" peygamber efendimiz (sav) den rivayet edilmektedir. Hem maddi olarak, hem manevi olarak değerlendirebiliriz.
Çevreye attığımız çöpleri, doğa bir anda hareketlenip bize iade etse, sanırım felaket olurdu. Hayali bile ürkütücü. Bazen diyorum ki, değişmeyen kültürümüzün eğitimini öğrenme yaşı ile zorunlu ders halinde öğrenim hayatımız bitene dek verseler.
Bazen boğaza balık tutmaya giderim. Denizdeki akıntı bazen değişir. Değiştiğinde akıntı ile birçok ürün, çöp vs...beraberinde gelir. Denizden balık yerine değişik ürünler çekerim mecburen. Bu ve benzer durumları hep görürüz, genelde bu durumlar deniz kenarında akşam saatlerinde gerçekleşiyor. Akşam nasıl olsa kimse görmüyor mantığı mı vardır nedir anlamadım. Ertesi gün güneş çıktığında manzarayı görmek dahi istemeyiz.
Çevremizi nasıl görmek istiyor isek, öyle bırakalım.
Sağlıcakla kalın.
Yorumlar (0)