Evet ben haklıydım, her konuda ben haklıydım, sadece yankılanma değil haykırmaya başladım haklılığımı. Dinlemeyen olursa da, sesimi yükselterek haklıyım diyordum. Bir anda sus pus ortalık, haklılığımı kutluyordum kendimce. İşte bu ben "haklıyım tabi" diyordum kendime. Bu durum beni zirvelere taşıyor ve hoşuma gidiyor. Tavsiyeleri dinlemek zorunda değilim, he he deyip kulak ardı ettiğimi anlamasınlar; fakat bir sorun var ki, kendime destekçi arıyorum ve aynı olayları tekrar üzerine katarak anlatıyorum. Farkında bile değilim, ben bile kendimi izliyor, dinliyor, üstüne üstük ağzı açık duruyorum. Ara ara yumruklarımı sıkıyor, duvara yumruk atıyordum. Bir ara yüzümü yıkamış, aynaya bakıyor gözlerimi kan bürüdüğünü görüyorum.
Nihayet akşam oldu, artık uyuma vakti. Kafamı yastığa koydum gözlerim tavana bakarken bile haklılığımı koruyorum, kafamdaki ses daha farklı senaryolarla beni ertesi güne hazırlıyordu. Planlar çok hızlı bir şekilde gözümün önünde canlanıyor, adrenalim tavan yapmış durumda. Hayalimde bile bağırmak beni ayrıca heyecanlandırıyor, kalp atışlarım hız kazanıyor. Evvet işte bu, bu benim haklılığımı daha da ön plana çıkarıyor. Gözlerim kapanıyor yavaşça, bilinçaltı kodlamaları yapıyor, çok aksi bir durum olursa kan akacak diye...
Gerile gerile geziyorum, vurduğumu devirebilirim, tetikteyim bekliyorum. Ara sıra düşüncelerim bedenime yansıyor, yumruklarımı sıkıyorum. Herşeyi en iyi ben bilirim var mı ötesi. Ötesi yok tabi, kıldan tüyden bahaneler arıyorum ki, olacakları başlatayım. Artık final yaşıyordum, herşey o kadar hızlı olmuş ki, haksızlığını düşündüğümü saniyeler içinde öldürmüşüm...dizlerimin üzerine çökmüş ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor, etraftaki çığlıkları zar zor duyuyordum.
.........
.........
.........
.........
.........
Sert bir iç çekerek, uyuduğum yerden terler içinde sıçradım. Yaşadıklarımın şoku içinde rüya olduğuna şükrediyorum. Korkunç yüzüm beni ele geçirmiş ve istediklerini yaptırmanın keyfini sürecekken, bunun bir rüya olması beni çok sevindirdi. Rüya dahi olsa yaşadıklarım beni benden alacakmış az kalsın.
Öfke, işte böyle birşeymiş demek ki. Hakemin maç esnasında saliseler içinde yanlış bir karara düdük çalması gibi, görünen ile esasta olan arasındaki farklılık. Artık iş iten geçmiş, karar verilmiş oluyor. Sonrası ise, yaşayan bilir, yaşamayan anlamaz bile. Ne mi yapmak lazım? Bi relaks olmak lazım. Her zaman, her şeyde, havada, karada, denizde, evde, işyerinde, sokakta, restaurantta, halı sahada, stadyumda vb...aklınıza gelecek her yerde kazandıracak tek unsur var "SAKİNLİK"
Öfke, demire giren pas gibidir, pas ilerledikçe demirin işlerliğini kaybettirir. Öfkeyi yenenin gerçek kahraman olacağını unutmamak lazım.
Haklılık yaşamaya engel olacak ise, haklılık karşısında haksızlık her zaman iyidir. Çözümü ise, biraz sessizlik, o an hiçbirşey düşünmeden 10 dk ufku izlemek öfkenin en güzel ilaçlarından biridir.
Ömür boyu vicdan azabının önüne, saniyelik haksızlıkla geçilebildiğini unutma!
Sevgilerimle
Yorumlar (0)